Yağmur toprağa düştü, toprak canlandı, tohumlar zamanın geldiğini anladı. Suyu içtikçe şiştiler, kabuklarını yırttılar, köklerini bir hayale saldılar. Cılız, narin ama dopdolu taze sürgünlerini uzattılar. Kendilerine miras kalan coşkuyla hayallerini büyüttüler, dallandırdılar. Heyecanlı sürgünlerin, ümitli yaprakların, heybetli gövdelerin, bereketli meyvelerin hayalini kurdular. Dallarına konan kuşlarla hayallerini büyüttüler. Altlarında gölgelenenlerle hayallerini büyüttüler.
Ben bugünü seviyorum. Yarın, benim gözümde çelişkili hayallerin yumağından başka bir şey değil. Her gün kurulup sökülen bir iskeleyle nasıl bir bina inşa edebilirim? İşte onun için benim sermayem de, karım da bugünkü kabuğum, bugünkü yaprağım, bugünkü köklerimdir.