Öykü-Dizi

Kıydılar Bize – 8.Bölüm

8. Sekiz. Bildiğimiz sekiz

”Fahişe!” diyip tokadı bastı kızıl saçlı kadına. Kadın sağ eliyle tuttu solunu. Dudağı kanamıştı, tükürdü. Şimşek çaktı, tükürdü. Burnundan kocaman bir balgam çekip tekrar tükürdü. Az evvel tokadı basan adam sol elinin tersi ile bir tokat daha asıldı. Aynı yere. ”Çirkinleşme kodumum karısı.”

Kadın, gece karanlığını andıran gözleri ile kıpırdamaksızın bakıyordu. Gözlerini hiç kırpmadan ve gözlerini adamın gözlerinden ayırmadan tam ayak ucuna bir daha tükürdü. Adam ayaklarının ucuna baktı. ”Bezlerinin de *mına koyayım, nerenden çıkartıyorsun bu kadar…” Adam daha lafını bitirmemişti ki kadın sağlam bir tokat asıldı adama. ”Ne oluyor ulan…” Kadın bir tokat daha attı yüzüklü parmakları ile. ”Dur ulan, dur.” Kadın durmadı. Adamın orasına bir tekme daha atıp adamı yere indirdi. ”Yerde kal.” dedi. Bunu derken sesi oldukça dikkatli ve kararlı çıkmıştı. Adam yerinden kalkmamayı anlamış bir şekilde kaldırımın kenarına oturdu. ”Sigara içebilir miyim?”

Hayır, dedi kadın. Adam oturduğu yerden kalktı kadına hiçbir şey söylemeden yolun sol tarafına geçip yürümeye başladı. Şimşekler art arda çakıyor ve gündüzü gündüze çeviriyordu. Adam şimşeklerin altında Timurçin kadar cesurdu. Kızıl saçlı kadın ”Dur!” dedi. Adam kadını dinlemeyerek yoluna devam etti. Gırtlağındaki sakalları kaşıyordu. Az evvel yere düştüğünden ıslanmıştı. Bir silah sesiyle irkildi. Köpek tezliği ile kafasını kaldırıp arkasına baktı. Kadın, elinde silahla yerde yatıyordu. Kıpırdayamadı. Etrafta ne bir araba, ne bir insan ne de ortamı daha da etkileyici kılacak şimşek yoktu. Silivri’den Parkköy’e giden arka yol her zaman kimsesiz olmuştu. Bugün de kimsesi yoktu. Yazları denize yürüyerek giden çocukları tenzih etmek gerek. Mevsimlerden yaz değildi ve ikisi de çocuk değildi.

Az evvel çakmayan şimşek bu sefer adamın kafasında çakmıştı. Hemen kadının yanına koştu. Kadının yanına gidince eğildi, kulağını kadının ağzına yasladı. Öptü ağzını bir defa. Saçlarını kulağının ardında topladı. Adam nekrofili değildi. Kadına elini dahi sürmedi. Polisler çok geçmeden bulacaktı cesedi. Parmakların izi çok önemli olsa da dudakların bıraktığı iz geçersizdi.

”Kadın, Neşet Ertaş konserine gittim dedi. Beni etkilemesi için daha fazla konuşmasına gerek yoktu. Daha fazla konuşmaması kendi yararına olurdu şüphesiz. Bak dedi, sol göğsünün üstündeki Neşet Ertaş dövmesini gösterdi. Bu ne kızım, dedim. Çok seviyorum dedi. Tuttum memesinden düzelttim yakasını. Sokak ortasında düzgün dur, dedim. Sarhoştu. Siktir oradan, dedi. Sakin ol kızım dedim. Ablam hakkında kötü söz sarf etti. Miyop gözlerim kesmiyordu uzaktan. Tuttum, kendime çektim. Bırak, dedi. Anneme de ablama yapacağını söylediği şeyi söyledi. Durdum. Fahişe, dedim. Bir de tokat attım. Gerisini zaten biliyorsunuz memur bey. Vallahi ben öldürmedim o kadını.” dedi.


 

Previous ArticleNext Article

Bir yanıt yazın