Bir insanın bazen hiçbir şeye ihtiyacı olmaz, sadece birine ihtiyaç duyar.
Ya da bir insan her zaman gülmek istemez, ağlamak ister biriyle.
Bir insan her zaman konuşmak istemez mesela,
Çünkü susmak bile anlamlıdır biriyle.
Bir insan her zaman kendi olmak istemez,
Birine karışmak ister, biri olmak ister.
Bir insan her zaman dik durmak istemez mesela,
Çaresiz olmak ister birinin yanında, güçsüz olmak ister.
Bir insan her zaman öğüt vermek istemez,
Öğüt almak ister bazen, birinden.
Bir insana yastığına sarılmak yetmez ara sıra,
Birine sarılmak ister, sımsıkı.
Bir insana yıldızları seyretmek yetmez,
Daha parlak bir şeyleri seyretmek ister, birinin gözleri gibi.
Bir insana yorgan yetmez ısınmak için,
İçini ısıtacak birine ihtiyaç duyar.
Televizyonun sesi yetmez bazen insana, biriyle konuşmak ister.
Mutsuz olduğunda teselli edilmek yetmez mesela,
Birinin huzur dolu dizinde uyumak ister,
Ya da uyuyor gibi yapıp birinin kokusunu çekmek içine,
Birinin nefes alış verişini dinlemek.
İstanbul’un ıssız korkunç sokaklarında kaybolmak da yetmez mesela insana,
İlla ki birinin gözlerinde kaybolmak ister,
Sözlerinde kaybolmak.
Hiçbir şey yetmez işte insana,
Ama yalnızlık,
Yalnızlık da çok fazla gelir, çok ağır.
O dipsiz kuyudan çıkarılmayı bekler.
Beni o dipsiz kuyudan çıkarır mısın? Benim “biri”m olur musun?