Mart ayında, bir yokuş başında
Sert ayazındayım, Ankara’nın
Oturuyorum, soğuk taşında
Üşüyorum…
Boşlukta titriyor ellerim
Hatıralar ağır geliyor, çaresiz
Harflere bağırıyor kalemim
Çığlık çığlığa bir dizi hece
Pencereme gece doğuyor
Düşüyorum karanlığa öylece
Bakıyorum…
Tanıdıkça insanlığı tiksiniyorum
Sonra bir paket ilişiyor gözüme
Nefes nefes çekiyorum içime
Öldürüyorum acımı, doğruyorum
Lime lime, yavaş yavaş
Kanatarak içiyorum sigaramı
Ankara’nın soğuk taşında
Oturmuş, sana ağlıyorum.
Yalnızlığımla donarken
Ölüyorum…