Şiir

Böyle Acil Ölünecek Ne Vardı!

Bizleri art arda bırakıp gitmeleriyle derinden üzen Dr. Engin Karakuş, Dr. Ece Ceyda Güdeme, tıp öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu ve diğer tüm meslektaşlarım anısına…

Mekanları cennet olsun.

I.

Yeşil acılar sürün yaralarınıza

Ameliyat örtüleri gibi yemyeşil

Ağrısız her uykunuzda

Uykusuz sabahlarımızın güneşsizliği

İçimize attığımız çığlıklar,

Korkular, karanlıklar, yalnızlıklar

Çırpınmalarımız,

Eski çağlardan beri

Duymadığınız,

İşte işaret edilen komşu çocuğu,

Sermaye çocukluğumuz

Sermayesi gençliğimiz olan

İşte bu size duruşumuz

Zorlanan kulaklarınıza

hiç çalınmaz sesimiz

Ve bakılmaz

ve izlenmez gözlerimiz

Çarpıp geçilir görülmeden

bedenimiz

Kalabalık koridorlarda.

 

Eksiliyor canlılığı bakışlarımızın

Ölmesek de ölüyoruz işte

Çaresizliğimizde, yalnızlıklarımızda

Bazen ölmeden gömülüyoruz

Geceleri morgun önünden geçiyoruz

Ölümün huzuruna imreniyoruz belki

En yakınlardan bile duyulmuyor sesimiz

Biz gidiyoruz.

 

Yeşil acılar sürün yaralarınıza

Ameliyat örtüleri gibi yemyeşil

Ağrısız her uykunuzda…

 

II.

Uykularımızdan,

mutluluklarımızdan,

aile sofralarımızdan,

umutlarımızdan,

hayatlarımızdan

Steril bir tepside

sunuyoruz size,

Gecesiz gündüzsüz,

Bayramsız vakitsiz

Ellerimiz, alnınızda

Yüreğimiz acınızda.

 

Canımız tatlı olsa

burada olur muyduk zaten,

Bin neden belki

İmrendik ölüm uykusuna

Kurtulup ışık ve seslerinden

öten monitörlerin

Toprağın karanlık rüyasına.

 

Ruhumuz daralırken bu cendere içinde

Bilemezsiniz yaşamadıkça

Ne acılar saklıdır yüreğimizde…


 

Previous ArticleNext Article

Bir cevap yazın

%d blogcu bunu beğendi: