Yol kenarlarında, ağaç dallarında, apartman girişlerinde, şemsiye altlarında, envai çesit bekleme, “beklememe” kuyruğunda, A’dan B’ye giden her yolculukta, her yaşam ve her ölümün giriş katında, her meselenin tüm tekil ve çoğul şahıslarında sergilenmemeli belli ki insan olmanın abartılmış sloganları. Yaşamak uğraşı gözün ışık hükmünde geçirdiği zamandan daha fazlasına, daha adaletlisine karşılık gelmeli…
Nefesiniz, nefes alışınız size ait olmamalı bu kadar. Bu kadar bencil olmamalı. Bu kadar bir kuşun kanadından uzak, bu kadar sevmek hususunda iddialı bu kadar ‘gündüz tepkilerinden’ ibaret olmamalı.
Yazık ki, biz umut etmekte ısrarcıyken, “insanlığın abartılmış sloganları” da salt kavramlardan ibaret olmakta ısrarcı… Çözüm içermeyen bir gövde gösterisine dönüştü her şey, oldu bitti tezliğinde sandık oysa biz; o, yılları beraberinde sürüklerken.
Şu sıra hepimizin yakasına taktığı rozetin kaç insan değerinde olduğunu sual etmesi lazım zannediyorum ki. Dünya hiç bir zaman düzelmedi zira.