Hikaye

Binbir Endişe

Bekledim, bekledim, bekledim. Sabırsızlıkla bekledim, merakla bekledim, hevesle bekledim, şaşkınlıkla bekledim. Burası ne biçim bir yer böyle, küfrederek bekledim. Manzarayı bozmuşlar, tiksinerek bekledim. Ama olsun, ne çıkar, sabrederek bekledim. İşte gördüm. “Gurbet ellerde yersiz yurtsuz kaldın.” Yeterince komik miyim? Nereye gidelim? Otobüse binelim. Şurada inelim. Yollar, yokuşlar, merdivenler, yürüyen merdivenler, peki bu merdivenler nerede biter? Ne fark eder? Bir yere girelim. Bir şeyler içelim. Sözcüklerden oluşan, uyanınca çoğunu hatırlamayacağımız, sadece saniyeler sürmüş gibi olan uzun bir rüyaya dalalım. Ya yorgunsa? Ya mutluysa? Ya şanslıysa? Peki, kalkalım. Ne fark eder? Yürüyelim. Rüzgarda üşüyelim. “Sana çantamdan bir kazak vereyim” Heykelleri seyredelim. “Bu emziren bir köpeğin memelerine benzemiyor mu?” benziyor ki benzettim. Meme erotik sayılır mı? Erotik ayıp sayılır mı? Ayıp güzel sayılır mı? İzmarit hiç yere atılır mı? Peki öyle bakılır mı? Bakılmaz mı? Peki benim bu merdivende oturduğum halde aslında ellerimi havaya kaldırıp dans ettiğim sayılmaz mı? Zaten sanatı hep aşktan bahsedebilmek için sevmişimdir. Bu arada, ben hep yanlış ya da eksik sevmişimdir. Çünkü aşkı şiirlerden öğrenmişimdir. Yol bulmakta da hiç iyi değilimdir. Neyse ki bu çağda kaybolmak pek de kolay değildir. Burada özlediğin yemekleri bulabildiğin, sora sora bulabildiğin bir yer vardır. Duvarında korkunç bir resim vardır. Arka masada, çaktırmadan baktım ki, resimdeki kadına çok benzeyen bir adam vardır. Bu resme ne gerek vardı ki? Kahve makinesi yeterliydi. Kör adamın her sabah tıraş olması gerekliydi. Elleriyle gördüğü için, sinekkaydı olması gerekliydi. Bizim de gözlerimiz upuzun eller gibiydi. Arkasını duyamayan kulaklar gibiydi. Bu araba sesleri bir gün dinmeliydi. Bunun için yollara halılar serilmeliydi. Peki bugünlük bu kadar yeter miydi? Bu yol yanlış yol değil miydi? Olsun, ben zaten yol uzasın istedim. Beni köpeklerden korumanı sevdim. Köpeği uzaktan ineğe benzettim. Vay canına ben bu benzetme işinde çok iyiyim. Ben bu çirkin şeylerin atıldığı bu yolu sevmedim. “Köpekler bizi uyarmıştı” Seni güldürmeyi ihmal etmedim. Yolun ucu bir yere çıkmayınca bir kez daha sevindim. Yamaçtan tırmanırken hazdan sarhoş olmuştum. “Biliyor musun? Cesur Yeni Dünya’da âşık olmak yasaktır.”


Previous ArticleNext Article

Bir yanıt yazın