Gecenin sessizliğini araladığımız bir pencerenin önünde
Sarıldıkça çoğalan yalnızlığımıza dökerdik gözyaşlarımızı belki
Yıldızların esaretinde titrerken ellerimiz
Umuda davetkâr nefeslerimizi de tutmuşken
Boynunda saklanan bütün çiçek isimlerine açılırdı belki dudaklarım
Kim bilir henüz kozasını kırmış bir kelebek kanatlanırdı saçlarının arasından
Avuçlarıma dökülen saçlarınla telaşlanırdı yanan ellerim belki de
Sığındığımız hayallere açılan bir pencere olurdu gece
Doğacak yeni güne kadar gözyaşlarımızı biriktirirdik belki
Belki de omuzlarına konan her öpücükte bir şair doğardı
Yıldızların hayran baktığı bir aydınlık doğardı ellerinden
Göz kapaklarında uğramayan uykunun özlem çağrısıyla
Kim bilir yıldızları sahiplenirdi belki cüretkâr sözlerimiz
Apansız bir gülümsemene teslim olurdu geceye ait ne varsa
Perdelerini açardın belki kalbinin
Melankolinin tozu alındığında aşık bir sarhoş kalırdı pencerenin huzurunda belki
Adını sayıklayan yıldızların yankısı kulağımda
Umuduna kanatlanan kelebeğin nefesi boynumda
Sevdana açılan pencerenin sıcaklığı sözlerimde
Ve sen sonsuz belkilerinle parmak uçlarımda kalırdın
Belkinin bilinmez boşluğunda.