Yağmur, yağabilirdi.
Radyolardan geliyorum şimdi ve akşam haberlerinden
Cinayetlerden ve reklam aralarından
Alkolden ama, bıkmıyorum.
Radyolardan geliyorum şimdi ve loş ışıklardan
Gecekondulardan ve tavan aralarından
Üşümekten ama, bıkmıyorum.
Yağmur, yağabilirdi.
Eğreti bir rüzgârla kırıldı bütün camlar
Ve can taşıdım, bulutlardan mazgallara kadar
Acımızla ama acımızla sabaha kadar, varamadık.
Yağmur, yağabilirdi.
Silinebilirdi bütün günahlar
Ruj üzerine bütün yazılar
Ve bütün gidişlerin bıraktığı yaralar,
Dağlanabilirdi.
Kaldırımlar sevişebilirdi sonra
Hiç sevmemiş gibi konuşmayın!
Sevişebilirdi kaldırımlar,
İnsanları omuzladılar,
Omuzlarında bütün yalanlar, çoğaldılar.
Radyolardan geliyorum şimdi
Şarkılardan ve notasız doğan bütün çocuklardan
Geliyorum, bir hiçim nasılsa
Dilimde çoğullanıyor ağıtlar
Ve ağıtlar süsleniyor ağaçlarda
Ağaçlar kanıyor, durmadan.
Kendimden geliyorum en çok
Bütün adımlarım kesiliyor
Nefesimden söz ediyorum
Sesim çıkmıyor.
Çiçeklerden geliyorum,
Ayaklarımı sürüye sürüye hışırtılı yollardan
Bıkmıyorum, kavrayamadığım bu durumdan.
Sözgelimi diyorum
Konuşuyorum ya öylece
Ruj üzerine bir tomar yalnızlık gömmüşüm
Konuşuyorum ya,
Yağmur yağıyor.
Çiçeklerden geliyorum ve pazar arabalarından
Tanesi üç liraya satılan beş yalnızlık alıyorum
Saat dördü bir geçiyor
Yemyeşil duruyor önümde bir adam
Sormuyorum.
Kendisiyim onun nasılsa
Dördü bir geçiyor
Ben, vazgeçmiyorum.
Yağmur, yağabilirdi.
Hiç sevişmemiş gibi konuşmayın!
Bir tomar yalnızlık gömmüşüm ruj üzerine
İniltili sesler, dudak kıvrımları gömmüşüm
Nedir ki şimdi yalnızlığın adı?
Vurulmuşum bir silahla en acemi yerimden, o kadar.
Üşüyorum ya, bıkmıyorum işte
Yağmurlardan geliyorum,
Anlayın beni.