Hikaye

Bir Gün

book-love-yearning-missing

Hava rüzgarlı, Özlem’in saçları savruluyor. Kokusunu almam bu uzaklıktan imkansız da olsa içime kadar işliyor o tatlı,baharatlı parfümü. Uzaklara bakıyor. Ne zaman yaklaşmak istesem beni kibarca karşılayıp aradaki mesafeyi korur. Hiçbir zaman kırmaz; ama asla ciddiyeti de elden bırakmaz. Ben de onu uzaktan severim özgürce.

Elleri ince, parmakları uzun ve bakımlı. Avucumun içine alsam hiç bırakmazdım o ellerini. Zayıf olduğundan elmacık kemikleri yüzünde hemen belli olur, yanakları çökük,hafif pembe ve gamzeli. İşten eve her geldiğimde sağ yanağından öptüğümü hayal ediyordum da ne kadar mutlu olurdum. Yüzümde aptal bir gülümseme…

Özlem sessizdir genelde, konuşmayı sevmez, uzaklara bakar hep bu balkondan. Sanki uzaklarda özlem duyduğu başka bir hayat varmış gibi. Şimdi yaptığı gibi bazen yaşlı olmasa da içine ağlamışcasına eliyle gözünü siler. Hayal ediyorum da; şöyle televizyon karşısında koltukta otursak, dizime yatsa,uyuyana kadar o kumral saçlarını sevsem… Bir daha hiç içine ağlamazdı.

  • Merhaba Özlem nasılsın?
  • İyiyim Ali, sağ ol, sen nasılsın ?
  • İyiyim ben de. Dalmışsın yine.
  • Seviyorum burada düşünmeyi, ağaçları izlemeyi. Zaman yavaş akıyor doğada.

Birkaç dakika beraber sanki anlaşmışız gibi karşıdaki ormanlığı izledik. Parfümü teninin kokusuyla birleşip o kadar yoğun, o kadar güzel geliyor ki… Saatlerdir sigara içmemiş birinin yaktığı ilk sigaradan aldığı hazzı hissediyorum. Sanırım bu kokunun bağımlısı oldum çoktan.

 

  • İsmini kim koymuş Özlem? Hikayesi var mı?
  • Babam koymuş; ama hiçbir zaman asıl sebebini söylemedi. Sevdiğim bir isim dedi; ama ben hep onun için farklı bir anlamı olduğuna inandım. İsmimi seviyorum; ama bir insan neden çocuğuna özlem kelimesini isim olarak koyar ki?..

 

Birkaç dakikalık geçen süreçte ben yine fark ettirmeden bir iki nefes çekiyorum içime.

 

  • Muhabbet açmakta pek iyi değilim.
  • Evet, biliyorum.

Yüzü biraz güler gibi oldu ya da bana öyle geldi. Gamzeleriyle çok daha güzel olur Özlem. O da bunun farkındaymış gibi nadir güler, unutturur gülüşünü, sonra bir güler ki çıkmaz hafızanızdan.

  • Ben kaçayım en iyisi. Bunu okur musun benim için? Okuduktan sonra seninle üzerinde konuşmak isterim.
  • Tabii ki, nedir bu?
  • Hiç, güzel bir hikaye.
  • Tamam, teşekkür ederim, haber ederim bitirince.
  • Asıl ben teşekkür ederim, görüşürüz Özlem.
  • Görüşürüz.

Özlem içeri geçip bir fincan çay aldı ve kendisinden hoşlanan adamın verdiği hikayeyi merakla okumaya başladı.

İdris gelen maile inanamıyordu. Sevinçten gözlerinden yaş geldi. Koşarak mutfağa gidip annesine hızlıca durumu anlattı ve sarıldılar. Seminer iki hafta sonra olacak. Dünyada bunun örneğinin olduğundan emin değil; ama Türkiye’de bir ilk olacak. Üniversite öğrencileri de bir o kadar heyecanlılar. Sosyal medya üzerinden yaptıkları reklam çalışmaları çoktan sonuç verdi ve bu olay televizyon haberlerine kadar konu oldu.

‘’ Konuşma engelli İdris Kocayürek, İTÜ’de ‘’Sorgulayan Filozof’’ konulu bir seminer verecek. Türkiye’de bir ilk. Seminer, İdris Kocayürek’in dizüstü bilgisayarına yazdığı yazıların ekrana yansıtılmasıyla yapılacak. ‘’

İdris ve ailesi bütün bu olanlara inanamıyorlardı ve çok mutlulardı. Yıllardır ilk defa toplum tarafından bu kadar kabul edildiğini hissetmek bambaşka bir duyguydu onlar için.

Seminer günü geldi çattı. Her şey yolundaydı. Sahneye çağrıldı. Herkes ayakta alkışlıyordu. Kanallardan çekim yapmaya gelmişlerdi.

İdris tam sunumuna başlarken uyandı. Gördüğü rüyadan olsa gerek yüzü gülüyordu. Her şeyin iyi gideceğini hissediyordu. Çok heyecanlıydı. Yataktan kalkıp kendisine bir kahve koydu. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltı yapmayı sevmezdi. Hem kalan 4 gün çabuk geçsin diye hem de kafasını dağıtmak için babasının kütüphanesinden bir kitap çekti. İyice baktı; ama kitabın ismini bulamadı. Eski bir kitap olduğu için sonradan yeniden kapak yapılmıştı. Merakı iyice arttı ve kahvesini yudumlarken kitabı okumaya başladı.

Hava rüzgarlı, Özlem’in saçları savruluyor. Kokusunu almam bu uzaklıktan imkansız da olsa içime kadar işliyor o tatlı, baharatlı parfümü. Uzaklara bakıyor. Ne zaman yaklaşmak istesem beni kibarca karşılayıp aradaki mesafeyi korur. Hiçbir zaman kırmaz; ama asla ciddiyeti de elden bırakmaz. Ben de onu uzaktan sevmeye karar verdim özgürce.

Elleri ince, parmakları uzun ve bakımlı. Avucumun içine alsam hiç bırakmazdım o ellerini. Zayıf olduğundan elmacık kemikleri yüzünde hemen belli olur, yanakları çökük,hafif pembe ve gamzeli. İşten eve her geldiğimde sağ yanağından öptüğümü hayal ediyordum da ne kadar mutlu olurdum. Yüzümde aptal bir gülümseme…

Özlem sessizdir genelde, konuşmayı sevmez, uzaklara bakar hep bu balkondan. Sanki uzaklarda özlem duyduğu başka bir hayat varmış gibi. Şimdi yaptığı gibi bazen yaşlı olmasa da ağlamış gibi eliyle gözünü siler, içine ağlıyor. Hayal ediyorum da şöyle televizyon karşısında koltukta otursak, dizime yatsa,uyuyana kadar o kumral saçlarını sevsem… Bir daha hiç içine ağlamazdı.

Özlem kitabı üç saatte okuyup bitirdi. Ali’nin onun için hissettiği duyguların bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordu. Kitap o kadar güzeldi ki sanki falcıya gitmiş de bütün geleceğini bir çırpıda öğrenmiş gibiydi. Hayatından memnundu; ama Özlem ve Ali’nin aşkı, hayatları çok daha güzeldi. Aşık olmaya başladığını hissediyordu ya da çoktan olmuş muydu bilmiyordu. Ali’ye karşı önceden bir şey hissediyor muydu?  Sadece onun ilgisini seviyordu ya da öyle zannediyordu. Şimdi ise bambaşka. Yazılan bu hikayeden fazlasını yaşayacağını tahmin ediyordu. Ali’yle bir an önce konuşmak istedi; ama ne yapacağını da bilmiyordu.

  • Merhaba Özlem, nasılsın?
  • İyiyim Ali sen?
  • İyiyim ben de. Okumuşsun hikayeyi.
  • Şey, evet, okudum, çok güzel olmuş, eline sağlık.
  • Dolaşalım mı biraz? Hikayenin sonunu değiştirebilirim, senin de fikrini almak isterim.
  • Olur, tabiki.

Bu sefer yüzü gülüyordu. Emindi Ali.

Ali ve Özlem ilerde nasıl tanıştınız diye soranlara hep İdris Kocayürek sayesinde diye cevap verip güldüler.  Evlendikten sonra İdris’e haksızlık etmemeleri gerektiğini düşünüp beraber ilk iş İdris’in hayat hikayesini bitirdiler. İdris’e onların yaşadığı hayata karşılık musmutlu bir hayat verdiler.


 

Previous ArticleNext Article