Şiyar’a
Kim müziklerin ahenk dolu düşlerinden uzak düşer?
Bizi bir taşa uzak bırakan nedir?
Bir şaire garip gözlerle bakmak…
Bir sözü olduğu gibi görmek nedendir?
Bir özlemek, dolu dizgin sokaklara dalarak
Bir ezgi, bir sokak lambasına sığınmış
Ve hayallere rastlamak birkaç karınca ile.
Düşlerimiz; olmayan sokaklarda içilmeyen sigaralar, rakılar…
ve hiçbir zaman yapılmayacak hayalleri konuşmanın tadında.
Biz bir yerde yoktuk
Kimse bizde yoktu.
Biz bir yerde birkaç hayal kuruyorduk ama onların ne sonbaharda yere düşen bir yaprak kadar yeri,
Ne de savrulup düşecek bir dalı vardı.
Bizim düşler farklıydı!
Aslında herkes farklıydı…
Herkes gibi olmak kadar
herkes gibi olamamak da korkutuyormuş insanı.
Ama seninle, yapılmaya söz verilmiş planların inadına
Konuşup konuşup yapılmayacaklarımız vardı.
En azından farkındayız değil mi?
Böylece sonbahar yaklaşırken bir kez daha avutuyoruz kendimizi.
Sen, bir ağaç dalı gibi güzelsin.
Yarım bırakılan bir şiir daha sana dost
…
Şimdi bir radyo çalıyor
İstasyonu uzak bir yerde kurulmuş
İki nota bağlanıyor birbirine
Yanmış bitmiş sözcüklerden uzak
İki hüzün, bir dalga gibi çarpıyor sahile
Martılar, kargalar ve baykuşlar uçuşuyor
Güzel arkadaş
Bak sevdiğin türkü çalıyor
Yine sonuna yetiştik
biliyorum
Biliyorum bu türküleri
Şimdi senin yüreğin belki bir yaprak gibi düşüyordur yere
Biliyorum geceleri ve onların anlamlarını
Radyodan bir yel esiyor
Sen geçmiş senelerden bahsediyorsun.
Bir senenin geçip geçmediğini kim biliyor
Ben bilmiyorum
Seneler takvimlere göre geçmiş zaman ile anılıyorsa,
Bir yanlışlık var dil bilgimizde.
Arkadaş
radyoda çalan türkü bitti mi şimdi
O da gelip geçti?
Benim yüreğimde çalıyor hala umuduyla
Ve biliyorum ki sende de bitmedi
Yine ben haklı çıktım sanki
Kızma
kızma tamam
Her şeyi unutuyorum
Ve biliyorum ki
ne seneler gelip geçiyor takvimlerle
Ne türküler bitiyor son notayla
Ne arkadaş
Ne sen bitiyorsun sözcüklerin bittiğinde
Sözcükler kalıyor
Söylenmemiş
Anılar kalıyor
Yaşanmamış.
Gözlerin kalıyor
Ağlamaklı.
Söz!
Radyoda ne zaman sevdiğin türkü çalsa seni anacağım.
…
Bir dostun hasreti geliyor aklıma
Uzun süredir görüşemedik
Üşümüş müdür diye düşünüyorum arada
Onca üşümüş misafirliği vardır evimde.
Buruşturup atmaya çalışıyorum yüreğim üstündekini
Sert bir bakır levhaya dönüşüyor
Atamıyorum
…
Sana diye başlamak istedim
Yüreği birkaç çalıya takılmış
Belli aralıklarla olmayacak derelerde paçası ıslanmış dost!
Ben bir şeyler anlatacağım yine eksik kalacak sözcükler
Ben bir şeyler hissedeceğim ve benden sonra gelen kimse anlamayacak
Burada kim takılmış bir dikenin kör ucuna
Diken yaraları iyidir
Anlatacağım ama kimse demeyecek
ne olmuş burada
Herkes biraz yakasını kurtaracak
Kimisi az ileride dikenleri sökecek paçasından
Ben sökemiyorum
Tek ayağımı kaldırmış dengesiz kalmışım paçamdaki dikenleri sökerken
Omzun nerede?
Her şey olması gerektiği için olur da
Hiçbir şeyin olmasına neden gerekmez.
Arıyorum belki bir şeyler bulurum diye
Sınırlarına takılıyorum gel tut beni
.
Yarım bir şiir sana ey dost!